6 Ocak 2008 Pazar
Sigara ve Hayat Üzerine
"Yalnız kalmanın nasıl bir şey olduğu, herhalde kimsenin tam olarak üzerinde fikir sahibi olabileceği bir şey değil.." diye düşünürken buldu kendini. Karanlıkta oturmuş, elinde kalemi, önünde boş sayfasıyla, o kağıtlar kadar boş bakışlar atıyordu sigarasından süzülen dumanlara. Miyadını doldurmak üzere olan ve etrafı aydınlatma görevini tek başına sürdürmeye çalışan küçük mum, artık ışıklarını titretmeye başlamıştı, karşısında oturan adama bir mesaj vermeye çalışırcasına. Hüzünle baktı adam muma, ve onun görüp geçirdikleri, adamın da gözleri önünden akmaya başladı birer birer. Bir zamanlar ne anlamlar yüklenmişti ona asıl amacından uzak, o anlamların teker teker, şimdi mumun eriyip bitmekte olduğu gibi bitişi aktı adamın boş bakışlarla dopdolu gözlerinden.
Titrek ışıklar altında önündeki kağıda göz attı, yazı yazmak maksadıyla önüne aldığı sayfanın, zihnindeki bulanıklığı yansıtan karalamalarla dolu olduğunu gördü, günlerdir her gece gördüğü gibi. Artık birer kendine işkence anına dönmüştü bu yazma denemeleri; fakat vaz geçmek kolay kabullendiği bir durum değildi.
Arkasını çevirdi sayfanın, beyaz bir periyoda başlarmışçasına bu akşam, ve ağzının kenarında sönmekte olan sigarasını kültablasına bastırdı. Kaçıncıydı bu bugün, bilmiyordu. Dozunu kaçırmakta olduğunu biliyor, engel olmak için hiçbir çaba da göstermiyordu. Sönen sigaradan yükselen son duman, yavaşça havaya karışırken, yazmaya başladı.
"Yalnız kalmanın nasıl bir şey olduğu, herhalde kimsenin tam olarak üzerinde fikir sahibi olabileceği bir şey değil." diye başladı, düşüncelerini kağıda aktarmaya karar vererek. "Etrafın kalabalığı içinde kaybolan bir insan mı daha yalnızdır, yoksa bir adada tek başına kalmış olan mı?". Bu tip soruların cevaplarını aramakla geçiyordu işte geceleri son zamanlarda; dönüp dolaşıp vardığı noktanın, her gece daha fazla soruyla başbaşa kalmak olduğunun farkında değildi.
Saatini mumun altına tutup baktı, havanın aydınlanmasına az kalmıştı. Battaniyenin altındaki bacakları, gecenin acımasız soğuğunun yerini sabahın sert ama merhametli serinliğine bırakmakta olduğunu hissetmeye başlamıştı bile. Bir sigara daha yaktı.
Sevgilisinin onu terkettiği gün geldi aklına. Uğruna canını vermeye hazırlandığı sevgilisinin, umursamaz gözlerle ona bakıp "Uzatmanın manası yok." dediği an, sanki beş dakika öncesiymiş gibi zihnindeydi hala. Gururu engel olmuştu dizleri üzerine kapanıp "Yapma, beni bırakma!" diye yalvarmasına. Akşam arkadaşlarıyla gittiği barda, onlara bile göstermemek için girip içinin zehrini akıttığı tuvalette bağırmıştı - artık eski - sevgilisine: "Gitme! Ben ne yaptım ki?". O arkadaşlar ki, masaya geri oturuşunda gözlerinin kırmızılığını bile fark etmeyip, hatta umursamayıp belki, "Boşver abi, bir sigara yak." diyebilmişlerdi rahatça.
Sigarasından derin bir nefes çekti. Alevlenen sigara aydınlattı bir an odayı.
O arkadaşlar ki, şimdi birer birer bırakıp gitmişlerdi onu. Her birinin kendine ait bir bahanesi olmuştu elbet. Kiminin şehir dışında bir işi çıkmıştı güya görüşemeyeceklerdi bir süre, ki hep gittikleri barda karşılaşınca gözlerini kaçırıp kızarandı o; kimi ise suçlamışlardı onu, kendini alkole verdiği, onlara kötü davrandığı gerekçesiyle. Kendi hayatları yolunda gitmediği zaman derman aramaya yine ona gelmişti bu da, ağzının payını alarak geri dönmeden önce.
"Yalnızlığın insanı nerede ne zaman yakalayacağı daimi bir muallak olarak kalacaktır insanoğlu için. En mutlu, dostlar tarafından en sarmalanmış haldeyken bile bir kötü sözle, ufak bir hatayla, hatta bir ihanetle insan yalnız başına kalmanın acısını en keskin şekilde hissediveriyor yüreğinde." Yazdıklarına bir göz attı. Bu kadar mı vahimdi durumu? Bu kadar mı düşünceleri kendinin üstüne yoğunlaşmıştı? Basit bir konuda bile yazacaklarını hep kendi üstüne çeviriveriyordu ister istemez. "Belki de tüm yazılanlar aslında yazarların kendi hayatlarının uyarlamalarıdır." diye düşündü acı acı, artık yanağından süzülmeye başlayan bir göz yaşını avutmak istercesine.
Ağzında sönmüş sigarasını kültablasına bastırıp, yeni bir tane yaktı. Yavaşça kalktı sandalyesinden, battaniyeyle beraber yatağının yolunu tutarak. İyice büzüştü soğuk yatağın içinde, ve huzursuz bir uykuya daldı, ağzında sigarası olduğu halde. Dışarıda kuşlar ötüşmeye başlıyordu sabahın ilk ışıklarını haber vermek ister gibi.
Mum söndü.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
pek bir uykusuza masal olmuş.Sadece mutsuz anlarımda birşeyler karaladığım gerçeğini anlamış oldum okur okumaz.
İnsan sanırım en çok mutsuz anlarında kendini dışa vurma isteği hissediyor. Mutluluğu paylaşmaktansa üzüntümüzü azaltmak daha çekici geliyor olsa gerek..
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Yorum Gönder